31 Mart yerel seçimlerinden sonra yeni başkanlar makamlarının başına oturdu oturmasına da;
Kim ne yapıyor, ne yapacak şu an için bir belirsizlik sürüp gidiyor.
Sessizliğe dikkat ediyorsunuzdur.
Samsun gerilimli geçen son 5 yıldan sonra normalleşmeli diyorduk, normalleşti de ancak, 'bazı yeni belediye başkanları sanırım' şuan için normalin altında bir seyir izliyor.
Şunun şurasında 1,5 ay oldu diyebiliriz tabi ki.
Bayram, yeni ekip oluşturma süreci de kabul edilebilir.
Ama hiç biri ortaya bir vizyon koymaya engel değil.
En azından oluşan beklentilerle ilgili çalışmalar başlayabilirdi değil mi?
Peki şimdi vizyon ortaya koymak yerine, ne duyuyoruz ve neler konuşuluyor başkanlar hakkında?
Özel Kalem Müdürü değişiklikleri,
Yeni elemanlar alma.
Eskilerin aldıklarını çıkarma,
Ya da çalışmalarının zor olduğu yerler 'sürme.'
Tanıdık ve eş dosta koltuk açma girişimleri,
Veya eski başkana yakın isimleri lav etme.
Seçimde 'seni işe alacağım' diye verilen sözlerin yerine getirilmesi.
Hatta parti yönetimlerinden 'bürokrat transfer etme ya da yakınlarını işe alma' gibi çaba içindeler.
Bu son cümleme dikkat edin;
Yakında patlar; Çünkü çok ses çıkmaya başladı özellikle bazı belediyelerden.
Biri yakınını bir başka belediyeye verirken, diğeri de başka belediyeye bir yakınını atma peşinde.
Duyduklarınız vardır, duyacaklarınız da olacak elbette.
Elbette daha iyi hizmet verebilmek için ekipler oluşturulacak ama 'onun yeğeni, partilinin yakını' diye kadrolar dağıtılırsa;
Samsunlunun enerjisi boşa gider, 'gelen gideni' aratır durumu çıkar ortaya.
Şimdilik bu sözleri 'izlediklerim doğrultusunda' ortaya söylüyorum.
Ancak, abartı olması halinde 'kamuoyu ile paylaşmak' bir basın mensubu olarak asli görevimiz.
Kaldı ki; eş dost kayırmalarında mızrak çuvala sığmaz, patlar eninde sonunda.
Liyakati ön planda tutmayan 'kıyametini de kendisi hazırlar' bu sözü kaç defa yazdım unuttum.
Ama çok kez yazdım.
Seçim sonraları 'bu duyumları alınca' uyardım da.
Peki ne oldu?
Olumsuz örnekler, Samsun'da 2019 seçimleri sonrası kısa sürede patladı.
SBB'de Mali İşler Daire Başkanı rüşvetten tutuklandı.
İlkadım Belediyesi'nde işçi maaşlarını zimmetine geçiren mali işler görevlisi oldu.
Atakum Belediyesi'nde akraba kayırmaları, kadro vermeler basında boy boy yer aldı.
Yakakent Belediyesi'nde 'o kadrolaşmaların kayırmaların sonucu' insan kaçakçılığı iddiaları bile gündeme geldi.
Terme'de işçi bağışlarının 'cebe indirildiğini de gördük',
Bazı belediyelerde başkanların koltuğa oturur oturmaz, değişen lüks makam araçlarını da.
Şimdi bunları görmezden gelip halen 'ahbap çavuş ilişkisiyle' kadrolaşma yapanlara, gösteriş peşinde koşanlara şaşıyorum aslında.
Yapılanlar var, yapılacağını duyduklarım var.
Ve bunların hemen hemen hepsi de 'ne hikmetse başkanları değişen yeni belediyelerde' yaşanması da bir tuhaf.
Liyakatle işe alım yapılması, teknik ekip oluşturulmasından bahsetmiyorum elbette.
Dediğim gibi o olur ve olmalı da.
Bahsettiğim "Bizim adam" kayırmaları, ya da şatafatlı araçlarla, yaşamla, partidaşlarını hiç görmüyormuş gibi, 'halkın önünde olanlar.’
Hatta halktan uzak kalanlar.
Ne olmuş, eski başkanın arabasından Kavak'ta olduğu gibi su mu çıkmış.
Düne kadar cebinden verdiği parayla araçlara binenlere ne oldu ki birden bire.
Lüks araç düşkünü oldu.
Vatandaş ne halde, dar gelirli ne durumda, onların beklentileri varken, 'şatafat peşinde' koşmakta neyin nesi?
Kaldı ki; vatandaş hizmet bekliyor.
Siz başkan oldunuz diye, sade vatandaş lüks tutkunuzu izlemek zorunda mı?
Ne gerek var?
Bazı belediyelerde maaşını alamayan işçiler var, o sorunun acilen halledilmesi gerekiyor.
Ve en önemlisi kamu tasarruf tedbirleri de artık gündemimizde.
Yani kılı kırk yarmanın zamanı.
Neden öncelik bu anlamak zor?
Bu soruyu özellikle yeni başkanların kendisine sorması gerekir.
Hem de vatandaş sormadan, eleştirmeden.
Gözünün önünde tepki göstermeden.
Medyaya düşmeden..
Bir de fark ettiğim bir şey var, bunu da paylaşmak isterim;
Bir buçuk aydır, tebrik ziyaretleri halen bitmeyen belediye başkanları var.
Vatandaşa randevu vermekte bile zorlanıyor.
Aradım bakmadı,
Gittim yoktu,
Makamındaydı, konukları vardı, diyenleri o kadar çok duymaya başladım ki.
Hepsini bir yana bırakın;
Şu ana kadar halk günümüz şu gün, sorunlarınızı dinleyeceğiz saat aralığı budur diye açıklama yapan bir belediye başkanı gördünüz mü?'
Ben görmedim, duymadım.
Yapmış olan varsa, bilgi verilirse düzeltirim.
Nasıl ulaşacak vatandaş size.
Seçimde kapısına gittiğiniz vatandaş, haftanın hangi gününde gelip size derdini anlatacak.
Yani vatandaşa seçilene kadar 'güler yüz, göz teması, gözünün içine bakma, sevimlilik, şirinlik yaparak, sözler, vaatler verip', seçildikten sonra sırt dönerseniz, işte bu olmaz.
Sırtını, ahbap çavuş ilişkisinde oldukların, yakınlarını işe aldıkların sıvazlasın.
O olur. Cam fanus içinde mutlu da olabilirsin.
'Çok başarılısın başkanım' da derler.
Örnekleri oldu, tek dönemde gidenler de çok oldu.
Bir geldi, gitti, geri döndü, ders almadı yine gidenler de oldu.
Ama gün gelir 'sırtını döndüğün vatandaş bedeli ödetir.'
Benden hatırlatması.
Gördüğüm hatalar, eksikler nedeniyle özellikle 'yeni seçilen başkanlara testi kırılmadan bir uyarı yapmak istedim.'
Yoksa 'kerameti kendinde görüp halkı ıska geçmek' üzere olduklarını 'şaşkınlıkla' izliyorum.
Hatta bizim izlememizi bir yere bırakın;
Vatandaşta sizi izliyor.'
Hem de can kulağıyla.
Bilmem farkında mısınız?
Bu arada bir dönemden fazla koltuğunda kalmayı başaran bazı belediye başkanları 'gidenlerden ibret almayı' başarırken, bazıları eski tas eski hamam modunda 'finale emin adımlarla' gidiyorlar.
Bazıları ise 'bir kez daha seçileli henüz bir buçuk ay olmuşken, 'nereden seçtik/seçtirdik' dedirtecek boyutlara kadar çoktan geldi.
5 yılı uzun sanmayın, 'gidenlere sorun. '
Gelir geçer bir de bakmışsın evindesin.
Umudum herkesin üzerine düşeni almasıdır.
Göremeyene 'zaten' geçmiş olsun.